Haberler

10 kez görevden alındı yine görevine döndü
VoLKaN KaRaGöZ tarih 24.08.2008, 08:11 (UTC)
 Edinilen bilgiye göre, Erzurum Milli Eğitim Müdürlüğünde görev yaparken mart ayında görevinden alınan ve İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü emrine öğretmen olarak atanan Budak, Erzurum İdare Mahkemesine açtığı davayı kazanarak görevine döndü.

Daha önce 9 kez görevden alınan Budak, İdare Mahkemesine açtığı davaları da kazanarak görevine dönmüştü.

Erzurum Milli Eğitim Müdürü Ragıp Üye'nin ise Budak'ın mahkeme kararıyla görevine dönmesinin ardından, İstanbul Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı görevine iade edildiği öğrenildi.


 

İran'ın ilk nükleer santrali gün sayıyor
VoLKaN KaRaGöZ tarih 24.08.2008, 08:09 (UTC)
 Rusya'nın Tahran Büyükelçisi Aleksander Sadovnikov, "Rusya, Buşehr'deki nükleer santrali mümkün olan en kısa sürede bitirmeye kararlı" dedi.

Sadovnikov, "Batılı ülkelerin İran'a uyguladığı ambargolar nedeniyle söz konusu santralin tamamlanmasının uzun sürdüğünü" söyledi.

Bu arada, Rusya Federal Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Sergei Kiriyenko'nun yakında Tahran'ı ziyaret edeceği bildirildi.

Kiriyenko'nun ziyaretinde Buşehr nükleer santralinin hizmete açılması konusunun görüşülmesi bekleniyor.

Rusya, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) denetiminde gecikmeli olarak Aralık 2007'de 82 ton nükleer yakıtı Buşehr'deki santralde kullanılmak üzere İran'a teslim etmişti.

İran, Rusya'nın yardımıyla ilk nükleer santralini bitirmek için gün sayarken, yeni nükleer santrallere yönelik olarak 6 yerli firmaya teklif ve görev vermişti.
 

Katibim şenlikleri bu sene de renkli
VoLKaN KaRaGöZ tarih 24.08.2008, 08:08 (UTC)
 20. Uluslararası Katibim Kültür ve Sanat Şenliği, 25 Ağustos Pazartesi günü başlıyor. Hezarfen Heykeli'nin açılışı ile başlayacak etkinlik, Üsküdar Belediye Başkanı Mehmet Çakır'ın sanatçılar, sivil toplum örgütleri ve Üsküdar halkıyla birlikte yapacakları yürüyüşle devam edecek. 6 gün sürecek etkinlikte birbirinden ünlü sanatçılar konser verecek. Ferhat Göçer, Enbe Orkestrası, TRT 1'in Bedirhan Gökçe ile Gecenin Kıyısında programında Zara, Mustafa Sağyaşar, Zekai Tunca, Umut Akyürek-Oktay Ertuğrul, Erdem Özgen, Metin Şentürk, Hasan Cihat Örter, Mustafa Uğur ve Recebim başta olmak üzere pek çok sanatçı hayranlarıyla buluşacak.

Geleneksel Türk tiyatrosunun büyük ustası İsmail Dümbüllü adına verilen ödüller sanat dünyasından önemli isimleri bir araya getirirken, Osmantan Erkır'ın sunumu ile gerçekleşecek ödül törenine son günlerin popüler grubu Mahşer-i Cümbüş de canlı gösteri ve skeçleri ile renk katacak.

25-30 Ağustos 2008 tarihleri arasında gerçekleşecek Katibim Şenliği'nde bu yıl, 35. sanat yılını kutlayan dünyaca ünlü ebru sanatçısı Hikmet Barutçugil için hazırlanan özel bir program da yer alacak. Sanat şenliğinde bu yıl Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, İspanya, Makedonya, Romanya, Ukrayna-Kırım Özerk Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu-Dağıstan Cumhuriyeti ve Yunanistan'dan gelen halk oyunları ekiplerinin gösterileri de yer alacak.


 

Osmanlı'nın sonunu getiren iki gemi
VoLKaN KaRaGöZ tarih 24.08.2008, 08:07 (UTC)
 İngiltere, 16. yüzyılın sonlarında dünya sahnesine çıkmaya başlamış, 18. yüzyılda ise dünyanın en büyük güçlerinden birisi hâline gelmişti.

19. yüzyılda iyice büyüyen İngiltere dünyanın en büyük gücü hâline gelmişti ve rakipsizdi. Yüzyılın sonlarına doğru İngiltere’nin karşısında yeni bir güç olarak Almanya yükseldi. 19. yüzyılın ikinci yarısında birliğini sağlayan Almanya 1870’de Fransa’yı mağlup ederek Avrupa’nın en büyük güçlerinden biri olduğunu göstermişti.

Almanya’nın yükselişiyle birlikte İngiltere ile aralarında dünyada ekonomik ve siyasi hâkimiyeti ele geçirme müca­delesi başladı. Almanya, II. Abdülhamid zamanında Osmanlı İmparatorluğu ile iyi ilişkiler kurarak Ortadoğu’da İngiltere’nin çıkarlarını tehdit etmeye başladı.

AVRUPA İKİ CEPHEYE AYRILDI

Avrupa devletleri arasında Almanya ve İngiltere’nin etrafında kümeleşme başladı. Almanya, 1879’da Avusturya-Macaristan ile bir ittifak antlaşması imzaladı. 1882’de bu ittifaka İtalya da katıldı. Üçlü ittifak kendisine sömürgeler elde etmeye çalıştı, ancak daha önceden dünyayı paylaşan İngiltere, Fransa ve Rusya her yerde karşılarına çıktı.

Fransa, Almanya’nın tehdidi altındaydı ve çıkar yol arıyordu. Ayrıca 1870 Sedan Savaşı’nda mağlup olmasıyla kaybettiği Alsace Loren bölgesini de geri almak istiyordu. Fransa, 1893’te Rusya ile bir ittifak antlaşması imzaladı. 1904’te İngiltere ile anlaştı. 1907’de İngiltere ile Rusya anlaşınca “Üçlü İttifak”ın karşısında “Üçlü İtilâf” oluştu.

20. yüzyılın başlarında iki taraf da hızla silahlanıp üstünlüğü ele geçirme yarışına girdi. İki cephe arasında savaş çıkma ihtimali bir kıvılcıma bağlıydı. Kıvılcımı 28 Haziran 1914’te Avustur­ya-Macaristan veliahdı Franz Ferdinand ve hamile eşinin Gavrilo Princip isimli bir Sırplı tarafından Saraybosna’da öldürülmesi ateşledi. Bu hadiseden sonra İttifak ve İtilâf devletlerinin arka arkaya birbirlerine savaş açtılar.

Avusturya-Macaristan’ın Sırbistan’a saldırmasının ardından Almanya da 1 Ağustos’ta Rusya’ya, 3 Ağustos’ta Fran­sa’ya, 4 Ağustos’ta Belçika’ya savaş ilân etti. İngiltere, ittifak antlaşmasına uyarak 4 Ağustos’ta Almanya’ya savaş açtı. Artık tarihin ilk dünya savaşı başlamıştı. Savaşa daha sonra İtalya, Japonya, Amerika Birleşik Devletleri, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya ve Osmanlı İmparatorluğu da katıldı. Savaş Avrupa’nın yanı sıra Afrika ve Ortadoğu’ya da yayıldı.

Almanya, savaşın başlarında Belçika’ya kısa sürede işgal ettikten sonra Fransa üzerine yürüdü. Fransa’yı Alman baskısından kurtarmak için Rus­ya doğudan Almanya’ya karşı taarruza geçti. Ancak General Hindenburg, 26-30 Ağustos 1914’te Tannenberg Meydan Mu­harebesi’nde Ruslar’ı mağlup etti. Avusturya-Macaristan, Sırbistan ve Rusya karşısında fazla başarılı olamasa da savaşın başlangıcında Almanya göz alıcı başarılar kazanmıştı.

İKİ GEMİ BİZİ DÜNYA SAVAŞINA SOKTU

Osmanlı İmparatorluğu savaşın başlarında tarafsızdı. Ancak Birinci Dünya Savaşı’nın asıl çıkış sebebi dünyaya hakim olmaktı ve en stratejik bölgeler de Osmanlı topraklarındaydı. Bu yüzden Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nun tarafsız kalması çok zordu. Osmanlı İmparatorluğu, 19. yüzyılda İngiltere, Fransa ve Rusya’nın baskılarıyla birçok toprağını kaybetmişti. Bu yüzden 19. yüzyılın ikinci yarısında yeni bir güç olarak yükselen Almanya’ya yanaşmıştı. II. Abdülhamid zamanında Almanya ile olan iyi ilişkiler 1909’dan sonra İttihad ve Terakki’nin iktidara gelmesiyle devam etti. Ancak İttihadçılar savaşın çıkacağı anlaşılınca farklı alternatifleri de düşünüp, İngiltere’ye yanaşmaya çalıştılar.

Maliye Nazırı, yani bakanı Cavit Bey’in 1911’deki İngiltere seyahatinden bir netice çıkmadı. Cemal Paşa, 1914’te Fransa ile ittifak zeminini yokladı ama yine olumlu bir sonuç alınamadı. Osmanlı yönetimi İtilâf devletleri tarafından kabul görmeyince Almanya ile anlaşmaktan başka çare bulamadı. 2 Ağustos 1914’te, İstanbul’da Osmanlı İmparatorluğu ile Almanya arasında gizli bir ittifak ant­laşması imzalandı. Aynı gün seferberlik ilân edilerek savaşa hazırlanılmaya başlanıldı. Bütün bu gelişmelere rağmen Osmanlı yöneticileri hemen savaşa girme niyetinde değildi. Ancak 10 Ağustos 1914’te Ak­deniz’de İngiliz donanmasının takibinden kaçan Goeben ve Breslau isimli Al­man kruvazörlerinin Çanakkale Boğazı’na girmesiyle her şey farklı bir yönde gelişti.

Osmanlı İmparatorluğu tarafsız olduğu için iki geminin Türk karasularında bulunmaması gerekiyordu. Osmanlı hükümeti, bu yüzden iki gemiyi satın aldığını ilân etti. Goeben’e Yavuz ve Breslau’ya Midilli adı verildi. İki kruvazör bir süre sonra 27 Ekim’de Osmanlı donanmasıyla birlikte Alman Amirali Souchon komutasında Karadeniz’e açılarak, Rus gemilerini batırdı. Ardından da Sivasto­pol ve Novorosisk’i topa tut­tu. Tarafsız Osmanlı İmparatorluğu artık taraf olmuştu. Rusya çok gecikmeden 2 Kasım’da Türkiye’ye savaş açtı. Rusya’yı İngiltere ve Fransa takip etti. Dört yıl süren savaşın sonunda ise bir imparatorluk kaybetmiştik.

ALMANYA İLE GİZLİ ANTLAŞMA

Osmanlı İmparatorluğu ile Almanya arasında 2 Ağustos 1914’te imzalanan gizli ittifak antlaşması şu maddeleri içeriyordu:

1. İki taraf Avusturya-Macaristan ile Sırbistan arasındaki mevcut ihtilafta tarafsız kalmayı taahhüt eder.

2. Rusya bu anlaşmazlığa fiilen müdahale eder, Almanya bu yüzden Avusturya-Macaristan’a yardımda bulunur ve savaş çıkarsa bu Osmanlı İmparatorluğu için de savaş sebebidir.

3. Almanya savaş çıkarsa özel askeri heyetlerini Osmanlı İmparatorluğu emrine verecektir. Buna karşılık Osmanlı hükümeti bu askeri heyetin ordusunun genel sevk ve idaresi üzerinde iki taraf arasında belirlenen şartlara göre fiili ve nüfuz sahibi olmasını taahhüt eder.

4. Almanya, gerektiğinde Osmanlı İmparatorluğu topraklarını ordusuyla savunmayı taahhüt eder.

5. İki ülkeyi mevcut ihtilaftan doğabilecek milletlerarası karışıklıklardan korumak için yapılan ve imzalandığı tarihten itibaren yürürlüğe giren bu antlaşma 31 Aralık 1918 tarihine kadar yürürlükte kalacaktır.

BİZİ SAVAŞA SOKAN GEMİ JİLET OLDU

Osmanlı İmparatorluğu’nu savaşa sokan gemilerden Goben, yani Yavuz 1909’da inşasına başlanmış 1911’de tamamlanmıştı. Breslau, yani Midilli ise 1910’da yapılmaya başlanmış 1911’de suya indirilmişti. Osmanlı İmparatorluğu’nu Birinci Dünya Savaşı’na sokan bu iki kruvazör savaşın ilk yıllarında Karadeniz’de görev yaptılar. 1917’den itibaren iki gemi Osmanlı donanmasından başka gemilerle birlikte Amiral Hubert von Rebeur-Paschwitz komutasında Ege Denizi’nde İngilizler’e karşı çatışmalara girdiler.

Midilli, bu çatışmalar sırasında 20 Ocak 1918’de mayına çarparak battı. Yavuz, cumhuriyet ilânından sonra tamir edilerek Türkiye Cumhuriyeti’nin donanmasında 1950’ye kadar hizmet etti. Tamiri sırasında meydana gelen yolsuzluk davası ise meclisimizi uzun süre meşgul etmiş ve siyasi tarihimize “Yavuz-Havuz” davası olarak girmiştir. Bir süre atıl halde kalan Türk tarihinin en önemli olaylarından birine imza atan Yavuz, 1973’te İtalyanlar’a jilet yapmak üzere satıldı.

 

Milli Eğitim'deki maaş dengesizliği!
VoLKaN KaRaGöZ tarih 24.08.2008, 08:06 (UTC)
 Eşit işe eşit ücret çalışması kapsamında verilen ek ödemelerin, Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki (MEB) yöneticileri kapsamadığı ortaya çıktı.

HER YERDE AYNI

Ek zamlardan MEB'e bağlı şube müdürleri ve milli eğitim müdürleri gibi yöneticilerin yararlanamaması nedeniyle, bir şube müdürü ile memur aynı maaşı almaya başladı. Okul müdürü ortalama 2 bin 100 YTL maaş alırken, ilçe milli eğitim müdürlerinin maaşı bin 600 YTL'de kaldı. Bakanlığa bağlı merkez ve taşra teşkilatındaki şef ve üst kademelerde bulunan personele 'ek ders ücreti' aldıkları için ek zam verilmediği belirtiliyor.

MAAŞLARI AZALDI

Şef, şube müdürleri, milli eğitim müdür ve müdür yardımcıları yapılan ek ödemeden yararlanamadığı gibi, Temmuz 2008 ayı itibarıyla vergi diliminin yüzde 15'den yüzde 20'ye çıkması sonucu maaşlarında azalma yaşadı. Ocak'ta yapılan 40 YTL'lik artış, verginin yüzde 5 puan artması sonucu 50 YTL olarak geri alındı. Şube müdürleriyle memur maaşı neredeyse eşitlendi. Şube müdürü ile ilçe milli eğitim müdürü maaşları arasındaki fark 55 YTL seviyesine düştü. Hatta, 3 ve 4. dereceden maaş alan teknisyenlerin maaşları, şef maaşının üzerine çıktı. Maliye Bakanlığı'nda da şube müdürlerine tazminat aldıkları için ek zam verilmedi.

 

Hangi üniversitelerin taban puanı düştü?
VoLKaN KaRaGöZ tarih 24.08.2008, 08:05 (UTC)
 Sayısal-2 puan türüyle öğrenci alan tıp fakültelerindeki puanlar 1-3 arasında düştü. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 370.210’dan 368.032’ye aynı üniversitenin İngilizce Tıp bölümü 371.574’den 370.386’ya, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi 363.299’dan 359. 835’e, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi 361.520’den 358.961’e, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi 360.521’den 357.734’e, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 362.902’den 360.686’ya, aynı fakültenin İngilizce bölümü 369.076’tan 367.765’e, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi 356.306’dan 352.577’ye geriledi.

Eşit Ağırlıklı-2 puanıyla öğrenci kabul eden hukuk fakültelerinden Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 349.22’den 343.811’e, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi 340.884’den 332.448’e, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi 337.865’ten 332.148’e, Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi 339.042’den 332.421’e, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi 369.740’dan 366.405’e, Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi 337.685’ten 331.680’e, İstanbul Üniversitesi 343.562’den 335.714’e düştü.

Sayısal-2 puanıyla öğrenci alan eczacılık fakültelerinden Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 351.384’den 344.487’ye, Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 349.788’den 343.178’e, Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 350.264’den 343.444’e, Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 353.746’dan 346.400’e, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 349.638’den 342.932’ye, Mersin Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 349.217’den 342.316’ya indi.

Sınıf Öğretmenliği bölümünün taban puanı da Akdeniz Üniversitesinde 325.905’den 318.203’e, Ankara Üniversitesinde 328.948’den 320.806’ya, Çukurova Üniversitesinde 327.211’den 319.916’ya, Ege Üniversitesinde 331.894’den, 325.371’e, Gazi Üniversitesinde 329.183’den 321.704’e, İstanbul Üniversitesinde 338.136’dan 325.269’a düştü.

Elektrik-elektronik bölümünün taban puanları Boğaziçi Üniversitesinde 371.948’den 369.332’ye, Çukurova Üniversitesinde 342.677’den 335.521’e, Dokuz Eylül Üniversitesinde 347.667’den 340.530’a, ODTÜ’de 368.063’den 363.738’e, Hacettepe Üniversitesinde 355.015’den 348.469’a geriledi. "Başarı sıraları da geriye doğru gitti"

ÖSYM Başkanı Yarımağan, adaylar tercih yaparken başarı sıralarının taban puanlarından daha önemli olduğunu vurguladı.

Yarımağan, şunları kaydetti:

"Adaylara, tercih yapmadan önce de başarı sıralarında mutlaka gerilemeler olacağını, buna göre tercih yaparken kendi başarı sıralarının önünden başlayıp biraz geriye doğru gitmelerini söylemiştim. Sonuçlar söylediklerimi doğruluyor. Başarı sıralarına kabaca baktığımızda tüm programların başarı sırasında yani son yerleşen adayın başarı sırasında kontenjanlar artığı için doğal olarak gerileme olduğu görülüyor. Bu gerilemenin bazı programlarda yüzde 10-15 düzeyinde, bazı bölümlerde de yüzde 70-80 düzeyinde olduğu görülüyor. Örneğin geçen yıl 10 bininci adayın girdiği bir programa bu sene 12 bininci 13 bininci aday girebildi. Hatta bazı programlara çok daha gerilerdeki aday da girebildi."

Başarı sırasının tamamen kontenjanlara bağlı gerçekleştiğini ifade eden Yarımağan, "Kontenjanlar bu düzeyde kalırsa başarı sıraları da bu düzeyde kalır. Kontenjanlar artarsa başarı sırası da geriler. Puanlar oynayabiliyor, puanların oynamasında çok faktör var. Örneğin kontenjanlar hiç değişmese bile bazı programların puanları oynayabiliyor onun için puan üzerinden yorum yapmayı pek tercih etmiyoruz" diye konuştu.


 

<-Geri

 1  2 Devam -> 
 
 
inndir.com Arama Motoru
 
Program Arama Motoru:

En Çok İndirilen Programlar
 
En Son Haberler
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol